2 Mart 2008 Pazar

LAFFER EĞRİSİ TEORİSİ: VERGİ ORANLARI ve VERGİ GELİRLERİ İLİŞKİSİ

Vergi indirimlerinin üretimi canlandıracağı ve vergi gelirlerini arttıracağı görüşü iktisat teorisinde Laffer Eğrisi olarak bilinen ve Arthur Laffer tarafından ortaya atılan teoriye dayanmaktadır. Laffer Eğrisi, arz-yanlı iktisat okulunun da temel malzemesi olmuş ve ABD'de Reagan döneminde, ekonominin temel politikası olarak uygulanmış, ancak kısa dönemde üretimde kısmi bir artış olmasına rağmen, vergi gelirlerini artırmakta arzulanan sonuçlar tam olarak elde edilememiştir. Bu bağlamda Laffer Eğrisi teorisinin temel çerçevesini genel hatlarıyla sorgulamak yararlı olacaktır.

Arz-yanlı iktisat, 1970'li yıllarda, enflasyon ve işsizliğin aynı anda ve yüksek oranlarda yaşandığı "stagflasyon" probleminin ortaya çıkması ve Keynesci modelin bu sorunu çözümleyememesi üzerine ortaya çıkmıştır. Arz-yanlı iktisat yaklaşımında, iktisadi soruna talep cephesinden yaklaşan Keynesci modelin aksine, ekonominin arz yönüne ağırlık verilmekte ve üretimin özellikle vergi indirimleri yoluyla teşvik edilmesi önerilmektedir. Düşük üretim düzeyi ve düşük büyüme hızı şeklinde yaşanan ekonomik durgunluğun nedeni arz yanlılarınca, enflasyon nedeniyle yüksek gelir dilimlerinden vergi ödeyenlerin sayısının artmasına ve dolayısıyla çalışma gayretlerinin olumsuz etkilenmesine bağlanmıştır[1]. Arz-yanlı iktisat yaklaşımı ABD'de Reagan döneminin başlamasıyla 1980'li yılların en popüler iktisat akımı haline gelmiştir.

Arz-yanlı iktisat yaklaşımına göre, kamu harcamaları kısılmalı ve devletin ekonomideki rolü en aza indirilmelidir. Arz-yanlı iktisat, Keynesyen ekonomik politikaların dayandığı talep-yönlü iktisada bir tepki olarak doğduğu için talep-yönlü iktisadın aksine, bütün iktisadi sorunların arz kaynaklı olduğunu kabul etmektedir. Arz-yanlı iktisat teorisi esasen J.B.Say'in "her arz kendi talebini doğurur" şeklinde kısaltılan "Mahreçler Kanunu"nun yeniden gündeme getirilmesidir. J.B. Say, "Mallar için talep yaratan üretimdir...Bir mal arz edilince, bu andan itibaren, bütün değeri tutarınca, talep yaratır...Bir malın yaratıldığı andan itibaren, diğer mallar için piyasa açılmış olur."[2] diyerek ekonomik sorunların çözümünde arz-yanlı politikaların önemini vurgulamıştır.
Arz-yanlısı iktisatçılara göre, üretimi teşvik edecek en önemli araç vergi indirimleridir. Arthur Laffer, vergi oranları ve vergi gelirleri arasında kurmuş olduğu ve Laffer Eğrisi olarak adlandırılan geometrik ilişkide, vergi indirimlerinin ekonomiyi canlandırarak vergi gelirlerini arttıracağını ileri sürmektedir. Buna göre; vergi oranlarının azaltılması, sanıldığı gibi vergi gelirlerini azaltmayacak tam aksine arttıracaktır. Laffer Eğrisi'nden hareketle, kişisel gelir vergisinin üst dilimlerinde vergi oranlarının azaltılması, sermaye kazançları üzerinden alınan vergilerde önemli ölçüde kısıntıya gidilmesi savunulmaktadır. Böylesi politikalar, tasarruf oranlarını ve ekonomik büyümeyi hızla yükselteceğinden sonuçta vergi gelirleri de büyüyecektir. Öte yandan vergi oranlarının düşürülmesi vergi kaçakçılığını da azaltacaktır. Bu da vergi gelirlerini yükseltici ikinci bir etken olacaktır. Görüldüğü gibi bu yaklaşımda, düşük vergi oranlarının yüksek vergi hasılatı sağlayacağı savunulmaktadır. Kanaatimizce, bu yaklaşımın başarılı olması için en önemli şart kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınabilmesidir. Bu gerçekleşmediği takdirde Laffer Eğrisi teorisi arzulanan sonuçları tam olarak vermeyebilecektir.
Vergi gelirlerini düşürerek ekonominin canlanmasının mümkün olacağını ileri süren Arthur Laffer'a göre %100 vergi oranı uygulandığı zaman fertler vergi ödemez. Çünkü bu oran fertlerin kazanma ve gelir elde etme şevkini kırar. Vergi oranının sıfır olduğu durumda ise vergi geliri de sıfırdır. Bu noktadan itibaren vergi oranlarının X noktasına kadar arttırılması halinde vergi gelirleri de artacaktır. X noktasından sonra vergi oranlarının arttırılması ise vergi gelirleri üzerinde olumsuz bir etkiye yol açacaktır. X noktası maksimum vergi geliri noktasıdır. Laffer, vergi oranını sıfırdan başlatarak vergi gelirlerindeki artışların ne seyir izleyeceğini aşağıdaki şekil yardımıyla açıklamıştır[3]:


( T )
Vergi
Geliri
T= tx (t)



X 100 Vergi Oranı (%)
Laffer Eğrisi ( t )

Vergi gelirlerini vergi oranı t'nin belirlediği Laffer eğrisi yukarıdaki biçimde çizilebilir ve {T= tx (t); x = x (t) => d T/ d t = 0} şeklinde formüle edilebilir. Buna göre, x (vergi matrahı), t'nin artan bir fonksiyonudur ve vergi gelirlerinin maksimum olduğu noktada marjinal vergi geliri sıfıra eşit olur. Eğri yorumlanacak olursa, X oranının üstünde, vergi geliri ile vergi oranı arasında talep eğrisine benzer negatif eğimli bir ilişki olup, vergi oranı değişebilen bir fiyattır[4].

Yukarıdaki şekilden görüldüğü gibi, Laffer Eğrisi, vergi oranları ile devletin tahsil edeceği toplam vergi gelirleri arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Bu eğrinin mantığında, bireylerin vergi oranlarında meydana gelen her değişikliğe tepkide bulunacağı varsayımı bulunmaktadır. Vergi oranında yapılan artış ne derece yüksek olursa fertlerin vergi ödemekten kaçınma eğilimleri de o derecede yüksek olacaktır. Bunun bir yolu daha az çalışmak daha az tasarruf ve daha az yatırımda bulunmaktır. Diğer bir yolu da yasa dışı davranışlara başvurup vergi kaçırmaktır. Buna göre vergi oranlarındaki artışlar, belirli bir düzeye ulaştıktan sonra bireyler çalışmalarını azaltacaklar ve daha fazla vergi kaçırmanın yollarını araştırmaya başlayacaklar ve dolayısıyla vergi oranı artışları devletin elde edeceği vergi gelirlerinin azalması ile sonuçlanacaktır[5]. Yatay eksende vergi oranının, dikey eksende ise vergi gelirinin gösterildiği Laffer Eğrisi'ndeki X oranı devletin sağlayacağı vergi gelirinin maksimum olacağı orandır. Arz-yanlısı iktisatçılar gelişmiş ülkelerdeki yönetimlerin genellikle bu oranın üzerinde vergi uyguladığı görüşünde olduklarından vergi indirimlerini savunmaktadırlar. Böylelikle yapılan her indirim vergi gelirlerini artıracaktır.

Arz-yanlısı iktisatçılara göre, vergi oranlarındaki değişiklikler nispi fiyat değişikliklerine yol açarak insanların, çalışmakla boş kalmak arasındaki, piyasa içi faaliyet ile piyasa dışı faaliyet arasındaki tercihleri üzerinde büyük ölçüde etki yaratmaktadır. Arthur Laffer'a göre, vergi indirimleri o derecede etkilidir ki çalışma isteğini arttırmak yoluyla toplam vergi gelirlerini yükseltir ve ayrıca arz cephesindeki etkisiyle üretim artışı oranını yükselterek enflasyon probleminin çözümüne yardımcı olur. Arz yanlısı iktisatçıların yapmak istediği, vergi indirimleri ile insanların daha uzun süre çalışmalarını sağlayarak ve daha çok tasarruf ederek üretime ayırmak için daha çok sermaye malı almalarını sağlayacak bir gelir artışı sağlamaktır. Bu şekilde daha fazla emek ve sermaye üretime katılarak, toplam üretim ve reel gelirler artacaktır[6].

Vergi oranlarını düşürerek ekonomide daha fazla istihdam yaratılabileceği, üretimin ve vergi gelirlerinin arttırılabileceğini öngören Laffercı yaklaşım 1980'li yıllarda ABD'de büyük ilgi görmüş ve Reagan'ın da ekonomi programının temelini oluşturduğu için Reaganomics[7] olarak adlandırılmıştır. Buna göre, düşük vergi oranları özel sektörü daha fazla işçi çalıştırmaya teşvik edecek, ekonomiyi daha yüksek büyüme oranlarına götürecektir. Reagan tarafından seçim kampanyasında kullanılan bu argüman, vergi oranlarında bir azalışın vergi gelirlerinde bir artışa sebep olacağını ve böylelikle bütçe açığına sebep olmayacağını öngörüyordu.

Ücretlerin daha düşük bir oranda vergilendirilmesi ise reel ücretleri arttıracağından teorik olarak emek arzını arttıracaktır. Emek talep fonksiyonu sabitken, reel ücretlerin artması emek arz fonksiyonunu da arttıracak ve emek piyasası dengesi daha yüksek bir istihdam seviyesinde kurulacaktır.
Arz-yanlı yaklaşım taraftarı iktisatçılar Laffer Eğrisi'nden hareketle, vergi oranlarındaki düşüşün vergi matrahını büyüttüğü için vergi gelirlerini arttıracağını ileri sürmüşler, ancak bu argümanın aksine, ABD'deki bütçe açıkları 1981'deki vergi indirimlerinden sonra artmıştır. Reagan Yönetimi, çalışmayı, tasarrufu ve yatırımı özendirmek için vergilerde indirim yapmış ancak kısa dönemde bu uygulamanın sonuçları en azından bütçe açığını artırması bağlamında yararlı olmamıştır. Sonuç olarak, dünyanın en gelişmiş ülkesinde bile vergi indirimleri politikası kısa dönemde üretimi canlandırsa bile vergi gelirlerini arttırıcı sonuçlar doğurmamıştır. Bunun temel nedeni ise kayıt dışı ekonominin vergi oranlarındaki azalışa çok fazla tepki vermemesidir. Ancak, belirli koşullar altında, özellikle kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınabildiği taktirde Laffer Eğrisi teorisinin olumlu sonuçlar doğurabileceği değerlendirilmektedir. Ekonomik kalkınmanın finansmanında, geniş ölçüde vergilere bağımlı bulunan gelişmekte olan ülkelerde ise zaten büyük çapta bir bütçe açığı vardır ve vergi oranlarında indirim yaparak bu teoriyi test etmek bu ülkeleri daha zor ekonomik problemlerin içine sokabilecektir.

DİPNOTLAR

[1] G. Demir, Devlet-Ekonomi Ýliþkisinde Dönüþüm, Ýstanbul: Beta Basým, 1994, s.26.
[2] G. Kazgan, Ýktisadi Düþünce, Ýstanbul: Remzi Kitabevi, 1991, s.106.
[3] H. G. Monissen, “Explorations of the Laffer Curve", Germany: University of Wuerzburg, http://www.gmu.edu/jbc/fest/files/Monissen.htm
[4] Ibid.
[5] H.Seyidoðlu, Ekonomik Terimler, Ýstanbul: Güzem, 1992, s.516.
[6] O. Z. Orhan, Baþlýca Enflasyon Teorileri ve Ýstikrar Politikalarý, Ýstanbul: Filiz Kitabevi, 1995, ss.197-198.
[7] B. Bartlett, Reaganomics: Supply Side Economics in Action, Connecticut: Arlington House Publications, 1981.


http://www.muhasebeburosu.com/habergoster.asp?id=377

Hiç yorum yok: